Yürütülen Kazılar

Propontis bölgesinin güneyinde bulunduğu jeopolitik konumu ile tarihin her döneminde bölgede söz sahibi olmak isteyen egemen güçlerin elinde tutmak istedikleri bir antik kent olan Parion’u tarihin karanlık uykusundan uyandırma düşüncesi 1995 yılında Prof. Dr. Cevat BAŞARAN tarafından ortaya atılmış ve sonrasında 1997, 1999 ve 2002 yıllarında gerçekleştirilen yüzey araştırmaları bu uykunun artık kesinlikle son bulması gerektiğini çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur. Ancak bunun için 2 yıl daha beklemek zorunda kalınmış, Kemer Köyünde bir ilkokul inşaatı ile Parion uykusundan uyanmaya başlamıştır. Prof. Dr. Cevat BAŞARAN başkanlığında 2005 yılında başlayan sistemli arkeolojik kazılar 10 yıl devam etmiş ortaya çıkarılan eserler Parion’un artık gün ışığı ile tanışması düşüncesinin ne kadar doğru olduğunu bir kere daha üstüne basa basa göstermiştir.

Başlangıçta yaşanılan zorluklar burada çalışan bilim insanlarını yıldırmamış, Çanakkale ruhuna yakışır bir şekilde mücadele etmiş ve bunun meyvelerini geç de olsa almaya başlamıştır. 2008 yılı Parion’un derin uykusundan uyanması noktasında bir dönüm noktası olmuştur. Bu yıl daha önce yaşanılan zorluklara bir tokat vururcasına kültüre, tarihsel değerlere ve bu değerlerin gelecek kuşaklara aktarılması noktasında fedakârlık yapabilecek insan ve kuruluşlarında olduğunu gösterir şekilde M.Murat NUROVA evlerinin kullanımını kazı ekibine vermiş ve ardından yine bölgenin ve ülkemizin önemli sanayi kuruluşlarından İÇDAŞ A.Ş. Parion Kazılarının ana sponsoru olmuştur. 2008 yılında yaşanılan bu olumlu gelişmelerden sonra Parion antik kenti kazıları büyük bir ivme kazanmış, gerek alt yapısı, gerek teçhizatı ile bölgenin ve ülkemizin en önemli arkeolojik kazılarından biri haline gelmiştir. 2014 yılı bizler için hem üzüntü hemde yeni bir sorumluluğun başlangıcı olmuş, Parion çalışmalarını başlatan Prof.Dr. Cevat BAŞARAN’ın sağlık sorunları nedeni ile kazı başkanlığı görevinden ayrılmasından sonra çalışmaların Prof. Dr. Vedat KELEŞ tarafından ikinci dönem kazıları olarak devamına karar verilmiştir.

Prof. Dr. Vedat KELEŞ

Linkler: Resmi Web Sayfası | Facebook | Instagram

Parion-Hava-Fotograf%C4%B1a

Parion-Tiyatroa

Odeion,%20Orkestra

Parion%20Odeion%20Artemis%20MS%202yy

Parion-Tiyatrosu,-Triton-MS.-2-yya

Çanakkale İli, Ayvacık İlçesi, Gülpınar kasabasında yer alan Apollon Smintheus Kutsal Alanı (Smintheion), Helenistik ve Roma dönemleri yapı kalıntıları ile Kalkolitik Dönem’e tarihlenen yerleşime ait izlerin bulunduğu ve bu anlamda Batı Anadolu Arkeoloji için özel öneme sahip bir projedir. Prof. Dr. Coşkun Özgünel başkanlığında 1980 yılında başlamış olan kazılar sırasında tapınak yanı sıra kutsal alan ile ilintili hamam, konutlar ve kutsal cadde gibi birçok yapı gün ışığına çıkarılmıştır. Projenin kazı başkanlığını 2020 yılından bu yana Ondokuz Mayıs Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Davut Kaplan sürdürmektedir.

Apollon Smintheus Kutsal Alanı, Troya şehrindeki Athena tapınağından sonra Troas'ın en önemli ikinci kutsal alanıdır. Kutsal alanın önemi Anadolu'daki bilinen Apollon kültleri içerisinde fare simgesine sahip tek örnek olmasından ileri gelmektedir. Etimolojik olarak Apollon Smintheus: “Farelerin Efendisi” anlamına gelmektedir. Apollon Smintheus çiftçileri farelerden koruyan bir tanrı olarak Troas bölgesinde ortaya çıkar.

Apollon Smintheus Kutsal Alanı’nın en önemli yapısı Apollon Smintheus Tapınağı olup İon stilinde inşa edilen tapınak MÖ 150 yıllarına tarihlenmektedir. Apollon Smintheus tapınağının en dikkat çekici yanı ise konusunu Homeros'un İlyada destanında anlatılan Troya Savaşı’ndan alan kabartmalarıdır. İlyada konulu kabartma frizleri ile bezenmiş tapınak bu bağlamda üniktir. Söz konusu tapınak, Helenistik Dönem Batı Anadolu mimarlık sanatında kendine özgü mimari tarzı ve buna bağlı özgün plastik yapıtları özelliklidir.

Apollon Smintheus Kutsal Alanı’nda (Smintheion) sürdürülen arkeolojik kazı çalışmaları sırasında MÖ 5 bine tarihlenen bir prehistorik yerleşime ait kalıntılar da bulunmuştur. Batı Anadolu tarihöncesinin en az bilinen dönemlerinden biri olan Orta Kalkolitik Dönem aynı zamanda pek çok Ege adasının ilk kez yerleşilmeye başlandığı ve Batı Anadolu ve Ege dünyasında kültürel etkileşimlerin ve ticaretin artmaya başladığı bir dönemi temsil etmektedir. Kalkolitik Smintheion yerleşimi, Troya öncesi Troas bölgesini karakterize eden bir dönemi temsil etmesi bakımından önemlidir.

Kazı çalışmaları devam eden alanda tapınak frizlerinin sergilendiği bir müze ziyaretçilere açılmıştır. Tapınağın restorasyon çalışmaları devam etmekle birlikte mimarinin bir bölümü ayağa kaldırılmıştır.

Prof. Dr. Davut KAPLAN

Linkler: Instagram

WhatsApp%20Image%202025-12-09%20at%2014.39.40%20%284%29

Smintheion. Havadan görünüm

WhatsApp%20Image%202025-12-09%20at%2014.39.40%20%282%29

ApollonSmintheus Tapınağı

WhatsApp%20Image%202025-12-09%20at%2014.39.40%20%283%29

Kutsal cadde-heykel kaideleri

WhatsApp%20Image%202025-12-09%20at%2014.39.40

Depo-müze: İçeriden görünüş

WhatsApp%20Image%202025-12-09%20at%2014.39.40%20%281%29

Tapınaktan bir friz. Akhalıileri gelenler Akhilleus'un çadırında: Patroklos'a ağıt

Asarkale, Samsun'un, Bafra ilçesi, Asar Mahallesi'nin üç kilometre batısında, Altınkaya Barajı’nın üç kilometre yakınında Kızılırmak Vadisi içerisinde bulunmaktadır. Müstahkem kale, Bafra’nın kuş uçuşu takribi 24 kilometre güneyinde, Asar mahallesinin ise, yaklaşık iki-üç kilometre güneybatısında yer almaktadır. Kızılırmak Nehri’nin antik dönemlerde Paphlagonia ve Pontos bölgelerinin doğal sınırını oluşturduğu bilinmekte, Asarkale, Anadolu’nun iç kesimlerini Bafra aracılığıyla ile Karadeniz kıyısına bağlayan nehir vadisini (akarsu ve kara yolu) kontrol altında tutma görevini üstlenmektedir. Kara ve akarsu yollarının güvenliğinin sağlanması için nehrin hemen kenarında kurulan Hellenistik Dönem’e tarihlendirilen kale, antik dönemlerde Kızılırmak’ın (=Halys) Karadeniz’e (=Pontos Euxenios) dökülmeden önceki son gözlem ve kontrol aşamalarından biri olduğu anlaşılmaktadır.

Kızılırmak Nehri’nden kabaca kuzeye doğru yaklaşık 135 metre yüksekliğe ulaşan kayalık bir alanda kurulan Asarkale’nin eğiminin 45 derece olarak hesaplanmasının yanı sıra yer yer çok daha dik ve yüksek derecede eğime sahip olduğu bilinmektedir. Kayalığın doğal oluşumu incelendiğinde kalenin güney ve güneydoğu yönlerinde yanal alanları içerdiği, kuzeybatıdan doğuya kadar yaklaşık 225 derecelik bir genel görüş alanına sahip olduğu görülmektedir.

Asarkale ve civarında 2024 yılına kadar yapılan çalışmalar araştırmalar ve incelemeler sınırlı sayıdadır. 2024 yılında Samsun Müzesi başkanlığında ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Kasım Oyarçin'in bilimsel sorumluluğunda bir ekip tarafından kalede arkeolojik kazılara ve restorasyon-konservasyon, çevre düzenlemesi çalışmalarına başlanmıştır.

Doç. Dr. Kasım OYARÇİN

Linkler: Instagram

Asar%20Kale%201 Asar%20Kale%202

Karadeniz bölgesinin en büyük Roma şehirlerinden biri olan Sebastopolis antik kenti bugünkü Tokat ili Sulusaray ilçesi sınırları içinde bulunmaktadır. Kentte ilk olarak Tokat Müzesi başkanlığında1987-1990,2010,2013-2018 ve 2021-2023 yılları arasında kazılar yapılmıştır. Bu çalışmalarda sur duvarı, Roma hamamı, Bizans kilisesi ve mozaik parçaları açığa çıkarılmıştır. İki yıl aradan sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izni ile Tokat Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Davut YİĞİTPAŞA’nın bilimsel sorumluluğunda kazılara yeniden başlanmıştır.

Sebastopolis Antik Kenti, Roma Dönemi’nin önemli yerleşimlerinden biri olup, yapılan arkeolojik çalışmalarla Tunç, Hitit, Frig, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri’nden izler taşıyan kesintisiz bir yerleşim geçmişine sahiptir. Kazı çalışmaları Roma Hamamı ve Bizans Kilisesi kalıntılarının bulunduğu 2 sektörde yürütülmüştür. Üç apsisli, üç nefli bazilikal plan şemasında ve doğu-batı doğrultusunda uzanan Bizans Kilisesi’nin kazısı tamamlanmış olan bölümü dışta 27x29 metre boyutlarındadır ve günümüze ulaşan destek sistemi ana nefinin merkezinde dört büyük paye ile desteklenen ve yaklaşık on bir metre çapında bir kubbeye sahip olduğunu göstermektedir. Kilisenin orta nefinde, solea ve ambonun iki yanında yer alan opus sectile döşeme, kubbenin altında merkezi bir konumdadır. Kompozisyonun merkezinde, içinde sekiz köşeli yıldız motifi bulunan kare bir pano yer alır. Bu pano, köşelerinde dört adet düğümlü daire motifiyle bezenmiş büyük bir daire ile çevrelenmiştir. Bütün kompozisyon, çeşitli geometrik desenler içeren dikdörtgen bordürlerle çerçevelenmiştir. Kubbeyi taşıyan dört masif payeden güneydoğudakinin batı yüzünde, duvarın alt kısmında, mermer kaplamanın hemen üzerindeki seviyede başlayan bir duvar resmi kalıntısı tespit edilmiştir. Kısmen korunmuş olan bu kalıntı, kilisenin özgün bezeme programı hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Tasvir, bir perde imitasyonundan oluşmakta ve üzerinde iki satırlık yunanca bir yazıt barındırmaktadır.

Roma Hamamı’nda yaptığımız çalışmalar sonrasında, hamamın Roma Dönemi’ne ait olduğu anlaşılmış, soyunmalık (apodyterium), soğukluk (frigidarium), ılıklık (tepidarium) ve sıcaklık (caldarium) bölümleri büyük ölçüde açığa çıkartılmıştır. Bazen hamama ek olarak inşa edilen bazen de yakın çevrede bulunan palaestra adı verilen kütüphane, galeri, park, eğitim, spor, toplantı ve tören alanları da doğrudan veya dolaylı hizmet sağlayan bu sosyal hizmet yapılarına henüz ulaşılamamıştır. Hamamın kesme blok taş duvar kalıntılarının üzerinde yer alan, harçlı moloztaş örgülü duvar kalıntılarından yapının Bizans Dönemi’nde de farklı amaçlar doğrultusunda kullanılmış olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Prof. Dr. Davut YİĞİTPAŞA

sebastopolis1

sebastopolis2

sebastopolis3

sebastopolis4