Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ayhan YARDİMCİEL başkanlığında 2016 yılından beri devam ettirilen “Ağrı-Iğdır İlleri Arkeolojik Yüzey Araştırması”na bölüm öğretim üyemiz Doç. Dr. Davut YİĞİTPAŞA ekibiyle birlikte katılmaktadır. Aras Nehri, bahsi antik kaynaklarda da geçen ve bugünküne yakın bir telaffuzla (Herodot-Araxes) ismi binlerce yıldır değişmeyen bir nehirdir. Bingöl Dağlarından aldığı kaynağı ile Erzurum, Kars ve Iğdır illerinden geçerek Nahçıvan-İran koridorunu ulaşır. Sonrasında Nehir kuzeyden gelen Kura ile birleşerek Bakü civarında Hazar Denizi’ne dökülür. Nehrin, Kars il sınırlarına girip Nahçıvan’ı geçtiği bölge Orta Aras Havzası olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlama bölgenin arkeolojik ve tarihsel birlikteliği ile alakalıdır. Ağrı Dağı ile Aras Dağlarının da bulunduğu Orta Aras Havzası Kafkasya, Anadolu ve İran arasındaki yol ve geçitlerin kesiştiği bölge olmasından dolayı Yukarı ve Aşağı Aras Havzalarına oranla tarihsel rolü açısından daha ön plandadır. Bu yol ağları aynı zamanda doğu batı ve kuzey güney doğrultulu göç ve kültür alışverişlerini de organize etmiştir. Orta Aras Havzası bir anlamda Anadolu, Kafkasya ve İran arasında katalizör görevi görmüştür. Tunç Çağı’nın önemli kültürleri olan Kura-Aras I (Kura-Aras Kültürü, Erken Transkafkasya Kültürü veya yerel adlandırmayla Karaz Kültürü) ve Kura Aras II (Aras Boyalıları Kültürü, II. Binyıl Kültürü vs.) ile Erken Demir Çağı Kültürü’nün çekirdek bölgesi olması zaten bölgenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Orta Aras Havzası araştırmaları ile Kalkolitik Çağ’dan başlamak üzere, İlk-Orta Son Tunç Çağı’na ait yerleşim yerleri, savunma tesisleri, çanak çömlek kültürü ve ölü gömme geleneğine ait çok önemli keşiflere imza atılmıştır. Ancak araştırma Erken Demir Çağı için daha özellikli bilgilere ulaşmıştır. Bu bilgiler Erken Demir Çağı kültürünün Ağrı Dağı bölgesinden (Orta Aras Havzası) Van Gölü Havzası’na doğu geliştiğine ilişkin olup, bunu destekleyecek ilgili dönem yerleşme ve savunma tesislerinin Ağrı Dağı bölgesinde çok daha yoğun olduğu belirtmek gerekmektedir. Bununla birlikte tespit edilen yerleşme yerlerinin bazılarının şehir görüntüsü veren arkeolojik merkezler olması da önemli bir tespit olmuştur.